Similar topics
H.Z MUHAMMET (SAV) HAYATI
forum-94 :: İSLAM :: DİNİ KONULAR
1 sayfadaki 1 sayfası
H.Z MUHAMMET (SAV) HAYATI
Hz. Muhammed Hicret�ten 52 yıl önce (Milâdi 570), Rebiülevvel ayının 17. gününde Mekke şehrinde dünyaya gelmişlerdir. Babası, Hz. Abdullah daha Hz. Muhammed dünyaya gelmeden, 25 yaşlarında vefât etmiştir. Annesi, Hz. Âmine�yi ise 6 yaşında iken kaybetmiştir. Küçük yaşta babasını ve annesini kaybeden Hz. Muhammed�i, dedesi Abdülmuttâlib himayesine aldı ve o zamana kadar kimseye verilmemiş olan Muhammed adını kendisine verdi. O da bir yıl sonra vefât edince, Hz. Muhammed�i amcalarından, Hz. Ali�nin babası Hz. Ebû Tâlib yanına alıp büyütmüştür. Hz. Muhammed Mekke�nin en büyük ailesi olan Hâşimiler�dendi.
Peygamberler, Peygamber olarak dünyaya gelirler ve o vazife için yaratılmışlardır. Peygamberlik gibi ağır bir emaneti yüklenmek için bir hazırlık devresi geçirirler, sonunda ilâhi vahye mazhar olurlar ve insanlara ilâhi emirleri tebliğe başlarlar.
Hz. Muhammed�in hayatı, Peygamberliğini açıklamaya emir alıncaya kadar; sade, temiz, çok dürüst ve yaşayışı da insanlığa örnek bir yaşayış idi.
Hz. Muhammed genç yaşlarında iken bütün Hicâz�da, daha Peygamberlik gelmeden önce, huylarının güzelliği ve her hususta emin oluşları dolayısıyla, Araplar tarafından �Muhammed�ül Emin� diye anılmaya başlanmıştı. Babasından mal, mülk, bir şey kalmadığı için bir hayli fakirdi; yalnız çok soylu bir aileden olduğu için çok itibar görürdü.
Hz. Hatice ile Evlenmesi
Kureyş hanımlarından olan Hz.Hatice ticaretle uğraşmakta idi. Çok zengin ve dul olduğundan, mallarını idare etmesi, ticaretini sürdürmesi için emin bir kişi olarak gördüğü Hz.Muhammed�i kendisine yardımcı seçti. Daha sonra Hz.Muhammed ile Hz.Hatice evlendiler. Evlendiklerinde Hz.Muhammed 25, Hz.Hatice ise 38 veya 40 yaşlarında idi. Hz.Muhammed�in, Hz.Hatice�den iki erkek, dört kız çocuğu olmuştur.Bütün evlâtları kendi zamanında âhiret dünyasına göç etti. Hayatta kalan tek evlâtları Hz.Fâtıma ise Hz.Muhammed�in, Peygamberlikleri zamanında Hicret�ten 11 yıl önce dünyaya gelmiştir.
Hz.Muhammed�in soyu çok sevdiği kızı �Ehl-i Beyt�ten olan Hz.Fâtıma�dan yürümüştür. Hz.Fâtıma�dan da, Hz.Peygamber�in çok sevdikleri �Ehl-i Beyt�ten olan torunları Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin dünyaya gelmişlerdir.
İlk Vahy�in Gelişi
Hz.Muhammed ilk vahy�in gelişini şöyle anlatıyorlardı:
�Hirâ dağında, adımın çağrıldığını duyardım; fakat çağıranı göremezdim. Derken bir gün melek göründü bana; kucakladı beni, göğsüne bastırdı, sıktı ve «Oku» dedi. Ben okumak bilmem dedim. Tekrar sıktı «Oku» dedi. Aynı sözü söyledim. Yine sıktı «Oku»� dedi. Ve Kur�ân-ı Kerîm�in şu âyetlerini okudu:
�(1) Oku Rabbinin adıyla ki bütün mahlûkatı yarattı, (2) İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti; (3) Oku ve Rabbin, pek büyük bir kerem sâhibidir, (4) Öyle bir Rab ki kalemle öğretmiştir, (5) İnsana bilmediğini belletmiştir (öğretmiştir).� (Alâk 1-5. âyetler)
Bu âyetler Hz.Muhammed�e ilk inen sûrenin ilk beş âyetidir.Hz.Muhammed�e, Allah tarafından ilk vahiy Ramazan ayında nâzil olmuştur.
�Ramazan ayı ki onda Kur�ân inzal olunmuştur. Kur�ân nas için aynı hidâyettir; doğru yola götüren, hak ile bâtıl arasını ayıran açık delillerdir.� (Bakara 185. âyet)
Kur�ân-ı Kerîm, Hz.Peygamber ebedî âleme göçene kadar 23 yılda tamamlanmıştır. Nâzil olan bütün âyetler, Allah tarafından zaman zaman vahiy edilmiştir.
Kur�ân-ı Kerîm�de; kulun, yani Peygamber�in Allah ile ancak vahiy yoluyla konuşabileceği anlatılmaktadır. Bu konudaki âyetler de şunlardır:
�Vahiyle veya perde ardından olması veya bir elçi gönderip ona kendi izniyle dilediği şeyi vahiy etmesi suretlerinden başka hiçbir suretle Allah�ın konuşması hiçbir insana müyesser olmaz. Çünkü O yücedir, işinde hakimdir.� (Şûra 51. âyet)
�(192) Kur�ân şüphesiz Rabbelâleminin indirmesidir. (193-194-195) Sen Tanrı azâbıyla korkutanlardan olasın diye onu «ruh-i emin» açık olan Arap diliyle indirmiştir.� (Şuarâ 192-195. âyetler)
� (16) (Ey Muhammed)! Vahiy bitmesin diye acele almak için dilini kımıldatma. (17) Çünkü onu kalbinde toplamak ve lisanında kıraatini sabit kılmak bize aittir. (18) Sana Kur�ân-ı Kerîm�i kıraat eylediğimizde sen onun kıraatine tâbi ol. (19) Onu izah ve beyân yine bize düşer.� (Kıyâmet 16-19. âyetler)
Peygamber Oluşu
Hz.Muhammed 40 yaşlarında iken (Milâdi 610), yine Hirâ dağındaki mağarada halvette bulunuyordu. Bu sefer Allah tarafından, kendisini doğrudan doğruya Peygamberlik görevine çağıran, Kur�ân-ı Kerîm�in Müddesir Sûresi�nin 1-7. âyetleri nâzil oldu.
�(1) Ey örtüsüne bürünmüş Peygamber! (2) Kalk azapla korkut. (3) Rabbini büyüklükle an, (4) Elbiseni temiz tut. (5) Azâba bais olan şeyleri bırak. (6) Çok istemek üzere bir şey verme. (7) Rabbin için her şeye katlan.�
Gelen bu �vahiy�den sonra artık �vahiy�lerin arkası kesilmedi. Sürekli ve zamana bağlı olarak �vahiy� gelmeye başladı. Hz.Muhammed�in, Peygamberlik hayatı iki devreye ayrılır. Birinci devre Peygamberliğinin başlangıcından Medine�ye Hicret�ine kadar geçen 13 yıllık dönemdir (Milâdi 610-622). İkinci devre ise Hz.Peygamber�in Hicret�ten, Hak�ka vuslat edinceye kadar geçen 10 yıllık dönemdir (Milâdi 622-632).
Hz.Muhammed halkı İslâmiyete davete başladığında, erkeklerden ilk olarak Hz.Ali, kadınlardan da Hz.Muhammed�in eşi Hz.Hatice Müslüman olmuş; ona inanmışlar, uymuşlar ve ezeli îmanlarını izhâr etmişlerdir. Belli bir süre sonra da Hz.Muhammed; önce akrabalarını, ardından Safa Tepesine çıkarak tüm Mekke halkını, Allah�tan gelen emir gereğince açıktan açığa, Müslüman olmaya çağırmaya başladı.
Kardeşi, Veziri, Vasîysi, Halîfesi
Kur'ân-ı Kerim'in Şuarâ Sûresi�nin 214-216. âyetleri:
�(214) Pek yakın kavim ve kabileni (akrabalarını) Allah azâbıyla korkut. (215) Sana tâbi olan mü�minlere kanadını alçak tut. (Onlara karşı yumuşak davran, lûtufla muamele et) (216) Kavim ve kabilen sana karşı gelirlerse «-Ben sizin işlediklerinizden vâresteyim» dersin.�
Bu âyetler nâzil olunca Hz.Muhammed, Hz.Hatice�ye yemek hazırlatmış ve Hz.Ali�ye de; �Hâşim oğulları soyundan olanları çağırmasını� emir buyurmuşlardı.
Yemekten sonra Hz.Muhammed:
�Ben bütün insanlara, Tanrı elçisi olarak gönderildim. Ulu ve yüce Allah, mensub olduğum boydan, bana en yakın olanları korkutmamı buyurdu. Allah�tan başka yoktur tapacak demezseniz, sizi azâbından kurtaramam� buyurdular. Amcası Ebû Leheb; �Bizi bunun için mi çağırdın� dedi ve yakışmayacak sözler söyledi. Gelenler de dağılıp gittiler.
Hz.Muhammed, Hâşim oğullarını bir kere daha çağırdı. Yedirdi, içirdi. Sonra; �Ey Hâşim oğulları� dedi. �Bana itâat edin, yeryüzüne hâkim olun. İçinizden kim bana yardım eder, bu işte beni kuvvetlendirirse kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem olur� buyurdu. İçlerinden hiçbiri cevap vermedi. Genç yaşta olan Hz.Ali ayağa kalkıp; �Ey Tanrı elçisi! Bu işte ben sana yardım edeceğim� dedi. Hz.Muhammed; �Otur� buyurdu ve sözünü bir kere daha tekrarladı. Yine Hz.Ali�den başka cevap veren çıkmadı. Üçüncü defasında Hz.Peygamber, Hz.Ali�ye; �Otur� buyurdular ve Hz.Ali�ye hitaben; �Artık kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem sensin� demişler ve toplantıda bulunan Hâşim oğullarına �Ali�ye itâat edin� buyurmuşlardır.
Hz.Muhammed�in getirmiş olduğu yeni din, Mekke�de büyük muhalefetle karşılaştı. Bilhassa Kureyş�in ileri gelenleri, Hz.Peygamber�in halkı İslâm�a davetine, şiddetle karşı çıktılar. Çünkü İslâmiyet puta taparlığı kaldırıyor, insan hakları üzerine birçok yenilikler getiriyordu. Bu durumda, Hz.Muhammed davetlerini bir müddet gizli tutmak zorunda kalmıştır.
Bu dönemde İslâm dînini kabul edenlerin büyük bir çoğunluğu, üst düzeyden mal ve canlarını vermekten çekinmeyen kişiler oldukları halde, onlarda bir müddet dinlerini gizlemek zorunda kalmışlardır.
Az zamanda yeni dinin müminleri çoğaldı. Bunlara �Tanrı�ya teslim olan� anlamına gelen �İslâm� denildi. İlk Müslümanlar çok ağır hakaretler, işkenceler gördükleri halde, îmanlarından, inançlarından asla dönmediler, kendilerine ve yakınlarına yapılan işkencelere tahammül ettiler.
Hz.Muhammed�in halkı Müslüman olmaya çağırışı, bulundukları mevki ve ellerindeki güçleri yitirebilecekleri kaygısıyla, Mekkeli müşrikleri (inkârcıları-inanmayanları) tedirgin etti. Kâ�be�den putlarının kaldırılmasının, ticaretlerini engelleyeceği ve bir takım alışkanlıklarına son verileceği için büyük bir tepki gösterdiler.
Bu ortamda Arabistan diyarı görülmemiş bir ahlâksızlık ve cehâlet içindeydi. Onun için Hz.Muhammed�den önceki Arap tarihine �Cahiliye devri� denir. Hz.Muhammed�e kadar Hak dîni Hıristiyanlıktı. Ancak Hıristiyanlık dîni, Tanrı görüşüyle de, hukuk sistemiyle de, artık insanlığın ihtiyacını gerektiği gibi karşılayamıyordu.Müslümanlık, bütün Peygamberleri Allah tarafından gönderilmiş elçiler olarak kabul ediyordu.
Bu yıllarda İslâmiyet�i kabul eden, kimsesiz ve yoksul olan Müslümanlara; müşriklerin, inkârcıların yaptıkları cefâlar, eziyetler gittikçe artmaktaydı. Hz.Muhammed�in, İslâmiyet�e davete başladıklarının 10. yılında (Milâdi 620) o yılın Ramazan ayında, üç gün arayla amcası Hz.Ebû Tâlib ile vefâlı eşi Hz.Hatice vefât ettiler. Müslümanlar o yıla �Hüzün Yılı� adını verdiler.
--------------------
Medine'ye Hicret
Hz.Muhammed�in, Hz.Ebû Tâlib gibi bir amcadan ve Hz.Hatice gibi bir eşten ayrılmasını fırsat bilen ve onu hiçbir surette yola getiremeyeceklerini anlayan soylu-boylu Mekke�li müşrikler, bu sefer kesin bir karara vardılar.
Her boydan seçilmiş kişiler, geceleyin Hz.Peygamber�in evini basacaklar ve canına kıyacaklardı. Böylece Hâşim oğulları, kan davasına girişemiyecekler ve diyete boyun eğeceklerdi. Mekke�li müşrikler tarafından alınan bu karar, Allah tarafından kendilerine bildirilince, Hz.Peygamber bu işi Hz.Ali�ye anlatıp, Allah�tan gelen buyruk gereğince Mekke�den, Medine�ye Hicret (göç) etmeye karar verdiler. Bu olay Milâdi 622. yılında gerçekleşiyordu. Bu tarih, sonradan Müslümanlar tarafından, Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildi.
Bu Hicret�ten önce Hz.Peygamber Mekke�de iken, Medine�den hac mevsiminde Mekke�ye gelen, Medineliler ile anlaşmış ve şehirlerine geldikleri takdirde, kendilerine yardım edeceklerine dair onlardan söz almışlardı.
Hz.Muhammed�in, Peygamberliğinin 12. yılında Medine�ye gitmeden bir süre önce Mirâc olayı meydana geldi. Kur�ân-ı Kerîm ve Hadîslerde verilen bilgilere göre, o gece Hz.Muhammed Allah�ın bir mucizesi olarak Mekke�den Kudüs�e götürüldü, oradan göklere yükseldi. Göklerde diğer Peygamberler ile görüştü, cennet ve cehennemi gördü, aynı gece evine döndü ve yatağını sıcacık buldu. Mirâc�ta Hz.Peygamber�e birçok âyetler nâzil oldu.
Mirâc olayı Kur�ân-ı Kerîm�de şöyle anlatılır:
�Kendisine kudretimize ait bazı âyetlerimizi göstermek için, kulunu bir gece vakti Mescid-i Harâm�dan (Mekke�den), etrafına bereket verdiğimiz Mescid-i Aksâ�ya (Kudüs�e) götüren Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Semî (işiten) O�dur, basîr (gören) O�dur.� (İsrâ 1. âyet)
�(1) Gurup vaktindeki yıldız hakkı için, (2) Sizinki ne yolunu şaşırdı! Ne Hak�tan ayrıldı! (3) O, arzusuna göre söz söylemez, (4) O�nun sözü kendine vahiy olunan bir vahiyden başka bir şey değildir. (5-6-7) Ona pek kuvvetli, pek heybetli biri öğretti de göğün en yüksek bir kenarında olduğu halde doğruldu. ( Sonra Peygamber�e yaklaşıp aşağı sarktı, (9) Araları iki yay kadar veya daha az kaldı. (10) Allah�ın vahiy ettiğini kuluna vahiy etti. (11) Peygamber�in gördüğünü kalbi yalan çıkarmadı. (12) Hâlâ onun görüp bildiği şeyde ona karşı yaygara mı ediyorsunuz? (13) Peygamber O�nu bir kere daha (14) Sidre-i münteha yanında görmüştü. (15) Sakınanların barındıkları uçmak O�nun yanındadır. (16) Sidre�yi neler kaplamıştı!-Neler. (17) Peygamber�in gözü bir tarafa kaymadı, sağa ve sola dönmedi. (18) O Rabbinin pek büyük nişanlarını görmüştü.� (Necm 1-18. âyetler)
Hz.Muhammed Hicret edeceği zaman, Hz.Ali�yi yanına çağırdı ve �Hicret�e izin verildiğini kendisinin Mekke�de kalması gerektiğini, borçlarını ödemesini, kendisinde bulunan ve sahiplerine verilmesi icap eden emanetleri vermesini, sonra Mekke�de kalanlarla beraber kendisine ulaşmasını� söyledi ve �Bu gece benim hırkama bürüneceksin, benim yatağıma yatacaksın� dedi. Hz.Ali bir an bile tereddüt etmeden, Hz.Peygamber�in sözlerini hemen kabul etti ve gözyaşlarıyla şükür secdesine kapandı. Ümmet içinde ilk defa şükür secdesine kapanan Hz.Ali olmuştur. Bu Hz.Ali�nin kendisini, Hz.Peygamber�e daha doğrusu dîne, topluma, insanlığa ve insanlığın yarınına fedâ etmeseydi. Hz.Ali�nin, Hz.Muhammed�in yatağına yattığı gece; Kur�ân-ı Kerîm�in Bakara Sûresi�nin 207. âyeti nâzil olmuştur:
�İnsanlardan öylesi de vardır ki; Allah rızâsına nâil olmak için varlığını, canını satar da, Allah rızâsını alır; Allah, kullarını pek esirger.�Bu âyet ile Hz.Ali övülmüştür.
Hz.Muhammed, Hicret�in 2. yılında hayatta kalan tek kızı Hz. Fâtıma�yı, Hz.Ali ile evlendirdi. Hz.Resûl, Hz.Fâtıma�yı çok severlerdi ve �Fâtıma, benim bir parçamdır; onu sevindiren beni sevindirir, ona kötülük eden, bana kötülük eder� buyurmuşlardı.
Medine halkı; dinleri, inançları uğruna Mekke�deki evini-barkını, her şeyini bırakıp göç eden �Muhâcirûn� ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı �Ansâr� adını alan yerli halk ile Yahudiler�den oluşuyordu. Bunlar arasında birliği sağlamak oldukça güçtü.
Hz.Peygamber bu ortamda Medine�de ilk olarak; Mekke�den göç eden Müslümanlar ile, Medineli Müslümanları kardeş ilan ederek, yerli halkın onlara yardım etmelerini sağladı. Medineliler bu kardeşlik ile birlikte Mekkelileri evlerine yerleştirdiler. Bu arada Hz.Peygamber de, kendisine Hz.Ali�yi kardeş seçti.
Hz.Peygamber Medine�de bütün toplumların bir arada birlikte yaşayabilmesi için, Medine kent devletini kurdu. Hz.Peygamber Medine kent devletini kurduktan sonra, bu toplumların hak ve yükümlülüklerini kapsayan 47 maddelik bir tür anayasa hazırladı.
Hz.Peygamber�in bu dönemdeki bütün amacı, İbrahim Peygamber�in saf dînini diriltmek ve Mekke�deki müşrikler tarafından kirletilen kutsal Kâ�be�yi, putlardan temizleyip eski durumuna getirmekti. Bu dönemde, Medine�deki Müslümanlara eziyet eden kafirlere karşı koymak için, savaşmak ile ilgili izin veren âyetler nâzil oldu ve savaşlar başladı.
__________________
Peygamberler, Peygamber olarak dünyaya gelirler ve o vazife için yaratılmışlardır. Peygamberlik gibi ağır bir emaneti yüklenmek için bir hazırlık devresi geçirirler, sonunda ilâhi vahye mazhar olurlar ve insanlara ilâhi emirleri tebliğe başlarlar.
Hz. Muhammed�in hayatı, Peygamberliğini açıklamaya emir alıncaya kadar; sade, temiz, çok dürüst ve yaşayışı da insanlığa örnek bir yaşayış idi.
Hz. Muhammed genç yaşlarında iken bütün Hicâz�da, daha Peygamberlik gelmeden önce, huylarının güzelliği ve her hususta emin oluşları dolayısıyla, Araplar tarafından �Muhammed�ül Emin� diye anılmaya başlanmıştı. Babasından mal, mülk, bir şey kalmadığı için bir hayli fakirdi; yalnız çok soylu bir aileden olduğu için çok itibar görürdü.
Hz. Hatice ile Evlenmesi
Kureyş hanımlarından olan Hz.Hatice ticaretle uğraşmakta idi. Çok zengin ve dul olduğundan, mallarını idare etmesi, ticaretini sürdürmesi için emin bir kişi olarak gördüğü Hz.Muhammed�i kendisine yardımcı seçti. Daha sonra Hz.Muhammed ile Hz.Hatice evlendiler. Evlendiklerinde Hz.Muhammed 25, Hz.Hatice ise 38 veya 40 yaşlarında idi. Hz.Muhammed�in, Hz.Hatice�den iki erkek, dört kız çocuğu olmuştur.Bütün evlâtları kendi zamanında âhiret dünyasına göç etti. Hayatta kalan tek evlâtları Hz.Fâtıma ise Hz.Muhammed�in, Peygamberlikleri zamanında Hicret�ten 11 yıl önce dünyaya gelmiştir.
Hz.Muhammed�in soyu çok sevdiği kızı �Ehl-i Beyt�ten olan Hz.Fâtıma�dan yürümüştür. Hz.Fâtıma�dan da, Hz.Peygamber�in çok sevdikleri �Ehl-i Beyt�ten olan torunları Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin dünyaya gelmişlerdir.
İlk Vahy�in Gelişi
Hz.Muhammed ilk vahy�in gelişini şöyle anlatıyorlardı:
�Hirâ dağında, adımın çağrıldığını duyardım; fakat çağıranı göremezdim. Derken bir gün melek göründü bana; kucakladı beni, göğsüne bastırdı, sıktı ve «Oku» dedi. Ben okumak bilmem dedim. Tekrar sıktı «Oku» dedi. Aynı sözü söyledim. Yine sıktı «Oku»� dedi. Ve Kur�ân-ı Kerîm�in şu âyetlerini okudu:
�(1) Oku Rabbinin adıyla ki bütün mahlûkatı yarattı, (2) İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti; (3) Oku ve Rabbin, pek büyük bir kerem sâhibidir, (4) Öyle bir Rab ki kalemle öğretmiştir, (5) İnsana bilmediğini belletmiştir (öğretmiştir).� (Alâk 1-5. âyetler)
Bu âyetler Hz.Muhammed�e ilk inen sûrenin ilk beş âyetidir.Hz.Muhammed�e, Allah tarafından ilk vahiy Ramazan ayında nâzil olmuştur.
�Ramazan ayı ki onda Kur�ân inzal olunmuştur. Kur�ân nas için aynı hidâyettir; doğru yola götüren, hak ile bâtıl arasını ayıran açık delillerdir.� (Bakara 185. âyet)
Kur�ân-ı Kerîm, Hz.Peygamber ebedî âleme göçene kadar 23 yılda tamamlanmıştır. Nâzil olan bütün âyetler, Allah tarafından zaman zaman vahiy edilmiştir.
Kur�ân-ı Kerîm�de; kulun, yani Peygamber�in Allah ile ancak vahiy yoluyla konuşabileceği anlatılmaktadır. Bu konudaki âyetler de şunlardır:
�Vahiyle veya perde ardından olması veya bir elçi gönderip ona kendi izniyle dilediği şeyi vahiy etmesi suretlerinden başka hiçbir suretle Allah�ın konuşması hiçbir insana müyesser olmaz. Çünkü O yücedir, işinde hakimdir.� (Şûra 51. âyet)
�(192) Kur�ân şüphesiz Rabbelâleminin indirmesidir. (193-194-195) Sen Tanrı azâbıyla korkutanlardan olasın diye onu «ruh-i emin» açık olan Arap diliyle indirmiştir.� (Şuarâ 192-195. âyetler)
� (16) (Ey Muhammed)! Vahiy bitmesin diye acele almak için dilini kımıldatma. (17) Çünkü onu kalbinde toplamak ve lisanında kıraatini sabit kılmak bize aittir. (18) Sana Kur�ân-ı Kerîm�i kıraat eylediğimizde sen onun kıraatine tâbi ol. (19) Onu izah ve beyân yine bize düşer.� (Kıyâmet 16-19. âyetler)
Peygamber Oluşu
Hz.Muhammed 40 yaşlarında iken (Milâdi 610), yine Hirâ dağındaki mağarada halvette bulunuyordu. Bu sefer Allah tarafından, kendisini doğrudan doğruya Peygamberlik görevine çağıran, Kur�ân-ı Kerîm�in Müddesir Sûresi�nin 1-7. âyetleri nâzil oldu.
�(1) Ey örtüsüne bürünmüş Peygamber! (2) Kalk azapla korkut. (3) Rabbini büyüklükle an, (4) Elbiseni temiz tut. (5) Azâba bais olan şeyleri bırak. (6) Çok istemek üzere bir şey verme. (7) Rabbin için her şeye katlan.�
Gelen bu �vahiy�den sonra artık �vahiy�lerin arkası kesilmedi. Sürekli ve zamana bağlı olarak �vahiy� gelmeye başladı. Hz.Muhammed�in, Peygamberlik hayatı iki devreye ayrılır. Birinci devre Peygamberliğinin başlangıcından Medine�ye Hicret�ine kadar geçen 13 yıllık dönemdir (Milâdi 610-622). İkinci devre ise Hz.Peygamber�in Hicret�ten, Hak�ka vuslat edinceye kadar geçen 10 yıllık dönemdir (Milâdi 622-632).
Hz.Muhammed halkı İslâmiyete davete başladığında, erkeklerden ilk olarak Hz.Ali, kadınlardan da Hz.Muhammed�in eşi Hz.Hatice Müslüman olmuş; ona inanmışlar, uymuşlar ve ezeli îmanlarını izhâr etmişlerdir. Belli bir süre sonra da Hz.Muhammed; önce akrabalarını, ardından Safa Tepesine çıkarak tüm Mekke halkını, Allah�tan gelen emir gereğince açıktan açığa, Müslüman olmaya çağırmaya başladı.
Kardeşi, Veziri, Vasîysi, Halîfesi
Kur'ân-ı Kerim'in Şuarâ Sûresi�nin 214-216. âyetleri:
�(214) Pek yakın kavim ve kabileni (akrabalarını) Allah azâbıyla korkut. (215) Sana tâbi olan mü�minlere kanadını alçak tut. (Onlara karşı yumuşak davran, lûtufla muamele et) (216) Kavim ve kabilen sana karşı gelirlerse «-Ben sizin işlediklerinizden vâresteyim» dersin.�
Bu âyetler nâzil olunca Hz.Muhammed, Hz.Hatice�ye yemek hazırlatmış ve Hz.Ali�ye de; �Hâşim oğulları soyundan olanları çağırmasını� emir buyurmuşlardı.
Yemekten sonra Hz.Muhammed:
�Ben bütün insanlara, Tanrı elçisi olarak gönderildim. Ulu ve yüce Allah, mensub olduğum boydan, bana en yakın olanları korkutmamı buyurdu. Allah�tan başka yoktur tapacak demezseniz, sizi azâbından kurtaramam� buyurdular. Amcası Ebû Leheb; �Bizi bunun için mi çağırdın� dedi ve yakışmayacak sözler söyledi. Gelenler de dağılıp gittiler.
Hz.Muhammed, Hâşim oğullarını bir kere daha çağırdı. Yedirdi, içirdi. Sonra; �Ey Hâşim oğulları� dedi. �Bana itâat edin, yeryüzüne hâkim olun. İçinizden kim bana yardım eder, bu işte beni kuvvetlendirirse kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem olur� buyurdu. İçlerinden hiçbiri cevap vermedi. Genç yaşta olan Hz.Ali ayağa kalkıp; �Ey Tanrı elçisi! Bu işte ben sana yardım edeceğim� dedi. Hz.Muhammed; �Otur� buyurdu ve sözünü bir kere daha tekrarladı. Yine Hz.Ali�den başka cevap veren çıkmadı. Üçüncü defasında Hz.Peygamber, Hz.Ali�ye; �Otur� buyurdular ve Hz.Ali�ye hitaben; �Artık kardeşim, vasîyim, vezirim, vârisim ve benden sonra halîfem sensin� demişler ve toplantıda bulunan Hâşim oğullarına �Ali�ye itâat edin� buyurmuşlardır.
Hz.Muhammed�in getirmiş olduğu yeni din, Mekke�de büyük muhalefetle karşılaştı. Bilhassa Kureyş�in ileri gelenleri, Hz.Peygamber�in halkı İslâm�a davetine, şiddetle karşı çıktılar. Çünkü İslâmiyet puta taparlığı kaldırıyor, insan hakları üzerine birçok yenilikler getiriyordu. Bu durumda, Hz.Muhammed davetlerini bir müddet gizli tutmak zorunda kalmıştır.
Bu dönemde İslâm dînini kabul edenlerin büyük bir çoğunluğu, üst düzeyden mal ve canlarını vermekten çekinmeyen kişiler oldukları halde, onlarda bir müddet dinlerini gizlemek zorunda kalmışlardır.
Az zamanda yeni dinin müminleri çoğaldı. Bunlara �Tanrı�ya teslim olan� anlamına gelen �İslâm� denildi. İlk Müslümanlar çok ağır hakaretler, işkenceler gördükleri halde, îmanlarından, inançlarından asla dönmediler, kendilerine ve yakınlarına yapılan işkencelere tahammül ettiler.
Hz.Muhammed�in halkı Müslüman olmaya çağırışı, bulundukları mevki ve ellerindeki güçleri yitirebilecekleri kaygısıyla, Mekkeli müşrikleri (inkârcıları-inanmayanları) tedirgin etti. Kâ�be�den putlarının kaldırılmasının, ticaretlerini engelleyeceği ve bir takım alışkanlıklarına son verileceği için büyük bir tepki gösterdiler.
Bu ortamda Arabistan diyarı görülmemiş bir ahlâksızlık ve cehâlet içindeydi. Onun için Hz.Muhammed�den önceki Arap tarihine �Cahiliye devri� denir. Hz.Muhammed�e kadar Hak dîni Hıristiyanlıktı. Ancak Hıristiyanlık dîni, Tanrı görüşüyle de, hukuk sistemiyle de, artık insanlığın ihtiyacını gerektiği gibi karşılayamıyordu.Müslümanlık, bütün Peygamberleri Allah tarafından gönderilmiş elçiler olarak kabul ediyordu.
Bu yıllarda İslâmiyet�i kabul eden, kimsesiz ve yoksul olan Müslümanlara; müşriklerin, inkârcıların yaptıkları cefâlar, eziyetler gittikçe artmaktaydı. Hz.Muhammed�in, İslâmiyet�e davete başladıklarının 10. yılında (Milâdi 620) o yılın Ramazan ayında, üç gün arayla amcası Hz.Ebû Tâlib ile vefâlı eşi Hz.Hatice vefât ettiler. Müslümanlar o yıla �Hüzün Yılı� adını verdiler.
--------------------
Medine'ye Hicret
Hz.Muhammed�in, Hz.Ebû Tâlib gibi bir amcadan ve Hz.Hatice gibi bir eşten ayrılmasını fırsat bilen ve onu hiçbir surette yola getiremeyeceklerini anlayan soylu-boylu Mekke�li müşrikler, bu sefer kesin bir karara vardılar.
Her boydan seçilmiş kişiler, geceleyin Hz.Peygamber�in evini basacaklar ve canına kıyacaklardı. Böylece Hâşim oğulları, kan davasına girişemiyecekler ve diyete boyun eğeceklerdi. Mekke�li müşrikler tarafından alınan bu karar, Allah tarafından kendilerine bildirilince, Hz.Peygamber bu işi Hz.Ali�ye anlatıp, Allah�tan gelen buyruk gereğince Mekke�den, Medine�ye Hicret (göç) etmeye karar verdiler. Bu olay Milâdi 622. yılında gerçekleşiyordu. Bu tarih, sonradan Müslümanlar tarafından, Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edildi.
Bu Hicret�ten önce Hz.Peygamber Mekke�de iken, Medine�den hac mevsiminde Mekke�ye gelen, Medineliler ile anlaşmış ve şehirlerine geldikleri takdirde, kendilerine yardım edeceklerine dair onlardan söz almışlardı.
Hz.Muhammed�in, Peygamberliğinin 12. yılında Medine�ye gitmeden bir süre önce Mirâc olayı meydana geldi. Kur�ân-ı Kerîm ve Hadîslerde verilen bilgilere göre, o gece Hz.Muhammed Allah�ın bir mucizesi olarak Mekke�den Kudüs�e götürüldü, oradan göklere yükseldi. Göklerde diğer Peygamberler ile görüştü, cennet ve cehennemi gördü, aynı gece evine döndü ve yatağını sıcacık buldu. Mirâc�ta Hz.Peygamber�e birçok âyetler nâzil oldu.
Mirâc olayı Kur�ân-ı Kerîm�de şöyle anlatılır:
�Kendisine kudretimize ait bazı âyetlerimizi göstermek için, kulunu bir gece vakti Mescid-i Harâm�dan (Mekke�den), etrafına bereket verdiğimiz Mescid-i Aksâ�ya (Kudüs�e) götüren Zat, noksan sıfatlardan münezzehtir. Semî (işiten) O�dur, basîr (gören) O�dur.� (İsrâ 1. âyet)
�(1) Gurup vaktindeki yıldız hakkı için, (2) Sizinki ne yolunu şaşırdı! Ne Hak�tan ayrıldı! (3) O, arzusuna göre söz söylemez, (4) O�nun sözü kendine vahiy olunan bir vahiyden başka bir şey değildir. (5-6-7) Ona pek kuvvetli, pek heybetli biri öğretti de göğün en yüksek bir kenarında olduğu halde doğruldu. ( Sonra Peygamber�e yaklaşıp aşağı sarktı, (9) Araları iki yay kadar veya daha az kaldı. (10) Allah�ın vahiy ettiğini kuluna vahiy etti. (11) Peygamber�in gördüğünü kalbi yalan çıkarmadı. (12) Hâlâ onun görüp bildiği şeyde ona karşı yaygara mı ediyorsunuz? (13) Peygamber O�nu bir kere daha (14) Sidre-i münteha yanında görmüştü. (15) Sakınanların barındıkları uçmak O�nun yanındadır. (16) Sidre�yi neler kaplamıştı!-Neler. (17) Peygamber�in gözü bir tarafa kaymadı, sağa ve sola dönmedi. (18) O Rabbinin pek büyük nişanlarını görmüştü.� (Necm 1-18. âyetler)
Hz.Muhammed Hicret edeceği zaman, Hz.Ali�yi yanına çağırdı ve �Hicret�e izin verildiğini kendisinin Mekke�de kalması gerektiğini, borçlarını ödemesini, kendisinde bulunan ve sahiplerine verilmesi icap eden emanetleri vermesini, sonra Mekke�de kalanlarla beraber kendisine ulaşmasını� söyledi ve �Bu gece benim hırkama bürüneceksin, benim yatağıma yatacaksın� dedi. Hz.Ali bir an bile tereddüt etmeden, Hz.Peygamber�in sözlerini hemen kabul etti ve gözyaşlarıyla şükür secdesine kapandı. Ümmet içinde ilk defa şükür secdesine kapanan Hz.Ali olmuştur. Bu Hz.Ali�nin kendisini, Hz.Peygamber�e daha doğrusu dîne, topluma, insanlığa ve insanlığın yarınına fedâ etmeseydi. Hz.Ali�nin, Hz.Muhammed�in yatağına yattığı gece; Kur�ân-ı Kerîm�in Bakara Sûresi�nin 207. âyeti nâzil olmuştur:
�İnsanlardan öylesi de vardır ki; Allah rızâsına nâil olmak için varlığını, canını satar da, Allah rızâsını alır; Allah, kullarını pek esirger.�Bu âyet ile Hz.Ali övülmüştür.
Hz.Muhammed, Hicret�in 2. yılında hayatta kalan tek kızı Hz. Fâtıma�yı, Hz.Ali ile evlendirdi. Hz.Resûl, Hz.Fâtıma�yı çok severlerdi ve �Fâtıma, benim bir parçamdır; onu sevindiren beni sevindirir, ona kötülük eden, bana kötülük eder� buyurmuşlardı.
Medine halkı; dinleri, inançları uğruna Mekke�deki evini-barkını, her şeyini bırakıp göç eden �Muhâcirûn� ve bunlara yardımcı olduklarından dolayı �Ansâr� adını alan yerli halk ile Yahudiler�den oluşuyordu. Bunlar arasında birliği sağlamak oldukça güçtü.
Hz.Peygamber bu ortamda Medine�de ilk olarak; Mekke�den göç eden Müslümanlar ile, Medineli Müslümanları kardeş ilan ederek, yerli halkın onlara yardım etmelerini sağladı. Medineliler bu kardeşlik ile birlikte Mekkelileri evlerine yerleştirdiler. Bu arada Hz.Peygamber de, kendisine Hz.Ali�yi kardeş seçti.
Hz.Peygamber Medine�de bütün toplumların bir arada birlikte yaşayabilmesi için, Medine kent devletini kurdu. Hz.Peygamber Medine kent devletini kurduktan sonra, bu toplumların hak ve yükümlülüklerini kapsayan 47 maddelik bir tür anayasa hazırladı.
Hz.Peygamber�in bu dönemdeki bütün amacı, İbrahim Peygamber�in saf dînini diriltmek ve Mekke�deki müşrikler tarafından kirletilen kutsal Kâ�be�yi, putlardan temizleyip eski durumuna getirmekti. Bu dönemde, Medine�deki Müslümanlara eziyet eden kafirlere karşı koymak için, savaşmak ile ilgili izin veren âyetler nâzil oldu ve savaşlar başladı.
__________________
forum-94 :: İSLAM :: DİNİ KONULAR
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz